Amaç'ı Tamamlayan Kitap Hız Kitabı
Hız, en çok
satan kitaplar listesinde yer alan ve aynı zamanda en çok satan iş kitabı
olarak kabul edilen Amaç adlı kitabın devamı niteliğinde kaleme alınmış bilim
ve eğitim ile ilgili bir kitaptır. Yirmi ayrı bölümden oluşmaktadır.
1980’lere
ve daha öncesine geri gidildiğinde, sürekli iyileştirmenin gerçekleşmesini
amaçlayan, birtakım organize çabalar ortaya çıkmaya başladı. Toyota Üretim
Sistemi (Toyota Production System-TPS), Toplam Kalite Yönetimi (Total Quality
Management-TQM), İstatistiksel Süreç Kontrolü (Statistical Process Control-SPC)
ve Tam Zamanında (Just in Time-JIT) gibilerin yanı sıra birçok başka yaklaşım
da ortaya çıktı. Bu yaklaşımların büyük katkı sağladığı aşikar olsa da birçok
hatayı içerdiklerinden yetersiz kalmışlardır.
Hem
geçmişte hem de bugün, birçok örgüt, pek çok eğitim, dahili toplantılar vesaire
ile büyük ölçekli iyileştirme çabalarına samimi bir inançla yatırım yaptı.
Buradaki varsayım genellikle tasarruflar, verimlilik kazançları, israftaki
azalma ve hatta çalışanların moralini yükseltecek birçok iyileştirmenin
birikmesi sonunda bu iyileşmelerin toplamının karlılıkta, rekabetçilikte ve
müşteri memnuniyetinde önemli kazanımlar getireceği yönündeydi. Aslında olanlar
süreçte daha az değişkenlik, üründe daha az kusur, daha az israf gibi bir
takım iyileşmelerdi. Fakat varsayılan kazanımların birçoğu hiçbir zaman
birikerek sonuca eklenmiyordu. Tam da bu noktada romanda dünyanın her
tarafındaki şirket ve örgütlerde çok sayıda yöneticiye yaptıkları gibi ana
karakter olan Amy Cieolara’ya da meydan okuyorlar.
Pek çok şirket Yalın ve Altı Sigmaya ve
diğer iyileştirmeler için teknolojik alet ve ekipman yatırımı yapmışlar ve
istenilen sonuçları elde edememişlerdir. Sürdürülebilir işletme disiplini
sağlayamamışlar, çalışmaları net kazançlarına yansımadığı için de çoğu proje
teoride kalmış, uygulanamamıştır. Yalın üretimden kaynaklanan sapmalar bir
türlü dengelenememiştir. Çünkü gözden kaçırılan bir şeyler olmuş, sistem
oturtulamamıştır. Hem işletmeler hem de yalın üretim alanında bilgi edinmek
isteyenler adına, Amaç’ın yazarı AGI-Goldratt Enstitüsünün kurucusu Dr. Eliyahu
Goldratt tarafından yazar Jeff Cox ile birlikte, örgütün özünde bulunan
insan faktörü ve dolayısıyla insan ilişkileriyle kurgulanarak Amaç’ın devamı
niteliğinde olan Hız kaleme alınmıştır.
Hız’ın
başlangıcında, Hi-T bileşenleri New York merkezli küresel kuruluş olan Winner
A.Ş.’nin bir şubesi oldu. Bu dönemde satış ve pazarlama müdürü olan Amy
Ciecolara şirketin devir işlemlerinden pek hoşnut değildi. B.Don ise Winner‘ın
çok fazla rekabetçi olmasından, Amy’nin pazarlama ve satış ekibinin Winner
içindeki diğer pazarlama ve satış ekipleriyle rekabet edecek olmasından
endişeliydi. B.Don, elli dokuz yaşında olduğundan, şirketin kötü gidişine daha
fazla katlanamayacağını düşündüğünden emekli olmaya karar verdi. Onu yerini
alan kişi Winner‘ın parlayan yıldızlarından biri olan Randal Tourandos, bilinen
adıyla Kasırga oldu. Yöneticiliğin piri olan bu adam sabah dört buçukta ofise
geliyor ve kendi oluşturduğu IT ekibinin hazırladığı bir gün öncesinin
ölçümlerini didik didik ediyordu. Tüm şirkette iletişim ağı olarak güçlü bir
yazılım alt yapısı olan WING 3.2 kullanılıyordu.
Randal işe
ilk olarak yüzde on personel indirimine gidilmesiyle başladı. Ayrıca Randal
fabrikanın tüm atölyelerini Oakton fabrikasında topladı ve Oakton ‘da üretimi
artırmak için fabrika müdürü Murphy Maguire ‘nin protestoları eşliğinde
teşvik pirimi uygulaması başlattı. Bunların yanında tuhaf ve kötü niyetli
politikalar da gütmekteydi. Örneğin, ofislerdeki kahve makinelerinin
kaldırılması.
İlk yılı
içinde Randal Hi-T ‘nin net gelirinde yüzde on bir, üretkenliğinde yüzde on
artış bildirdi. Gelişinden on sekiz ay sonra Silikon Vadisindeki bir
yarıiletken şirketini yönetmek üzere transfer edildi. Randal ‘ın ilk yılının
sonuna doğru Elaine -finans müdürü- suyunu çeken nakit ve Oakton’da önemli
ölçüde artan stokları fark etmişti. Kalitede de sorunlar baş gösterdi. Kasırga
tüm bunlar için bahaneler bularak üstünü örttü ve WING’i savunmaya devam etti.
O gittikten sonra geride WING ve çözülmesi gereken sorular kaldı.
Bir gün Amy
Ciecolara Winner’ın yönetim kurulu başkanı ve CEOsu olan Peter Winn tarafından
acil olarak New York’taki genel merkeze davet edildi. Özel bir uçakla gittiği
bu görüşmeye onu götüren pilot Tom Dawson ile de o gün tanıştı. Genel merkezde
onu grup başkanı Nigel Furst, Peter Winn ve Wayne Reese karşıladı. Amy ile
birkaç saat süren görüşmelerinin sonucu olarak müşterileri yakından tanıması ve
güvenlerini kazanması nedeniyle geçici Hi-T başkanlığı görevi teklif
edildi, Amy bir yıl gibi bir süre şartıyla kabul etti. Yalın Altı Sigma
konularında siyah kuşağı olan Wayne Reese Hi-T ye operasyon müdürü olarak
atandı. Oakton fabrikasına döndüklerinde geciken siparişler ve isyan eden
müşterilerle karşı karşıya geldiler. Fabrikada kilit noktası olan Godzilla
makinasını incelediler. Ardından her iş merkezinde bir WING terminali vardı ve
çoğunun ekranında, ortasında bir soru işareti olan kocaman bir kırmızı üçgen
yanıp sönüyordu. Çalışanlar WING yazılımının söylediklerini dinliyor ve bir
şeyler ters gidiyordu. Uzun bekleme süreleri ve artan stoklar göze çarpıyordu.
Şirkette
Yalın Altı Sigma eğitimleri başladı, Japoncada muda, değer katmayan her şey
anlamına gelen israf kelimesi çalışanlar arasında yayıldı. Amy artık aile
içinde çocuklarının yemek artıklarına bile muda kelimesini kullanmaya
başlamıştı. Alzheimer hastası olan babası Harry bile Taiichi Ohno’dan itibaren
yalın üretim hakkında hatırladığı bilgilerden bahsediyordu. Toyota üretim
sistemi yani tam zamanında üretim hakkında fikirlerini paylaşıyordu. Yıllarca
sadece satış ve pazarlama bölümünde çalışmış olan Amy için bu bilgiler bulunmaz
bir nimetti. Amy üretim kısmında kendini yetersiz gördüğünden sürekli
bilgilerine yenisini katarak öğrenmeye ve gelişmeye devam ediyordu. Bir
kez dünyaya Yalın gözlerle bakmaya başlayınca her yerde israf görüyordu. Amy
‘nin bütün işletmeleri yönetmesi gerekiyordu sadece Oakton’daki üretim
iyileştirmelerini değil. Çünkü Nigel Furst ondan büyüme bekliyordu.
Amy ve
Wayne ‘in kültürde örgütsel değişimi sağlamak için doğru şeylerin gerektiği
kadarını doğru yapmaları gerekiyordu. Wayne tüm vardiyalar için Yalın, Altı
Sigma ve 5S konulu seminerlerine devam ediyor, örgütsel bilinç kazandırmaya
çalışıyordu. Yalın her zaman en iyiyi aramak mevcut durumdan asla memnun
olmamak anlayışlarını taşıyordu ve bu anlayışı kazanmak bir yana kimi
çalışanlar için kabullenmek bile oldukça zordu.
Başkanlık
görevine başladığı günden itibaren işlerin hiç de kolay olmayacağının farkında
olan Amy, Wayne ile birlikte var gücüyle çalışıyor, sisteme adapte olmaya
çalışıyordu. Diğer bir şirketleri olan F&T ye Viktor ve Sarah ile
görüşmeye gittiklerinde üretimi gezip süreç incelemesi yaptılar. Viktor,
müşteriyle yaptıkları ilk görüşmeden itibaren, nihai tasarımın ve
dokümantasyonun çıkışına kadar devam eden bir F&T projesinin aşamalarını
anlattı. Wayne tüm bu aşamalardan yola çıkarak akışı oluşturdu. Yalın üretim
sunumu sonrası yine birçok çatışmaya maruz kaldıkları F&T gezisi böylece son
buldu.
Wayne Reese
‘in Hi-T’yi Yalın Altı Sigma yoluyla dönüştürme kampanyası hız kazanmıştı.
Wayne her şeyi harekete geçirmek için heyecanlıydı, Amy de Nigel Furst
sabırsızlanmadan önce sonuçları gösterme konusunda oldukça hevesliydi.
Yetiştirilen siyah kuşaklar arasında yeni gelen isim Kur Konani’ydi ve Wayne
ile oldukça uyumluydular. Fakat önemli bir sorun vardı Murphy. Bir sabah Murphy
Wayne’nin fabrikadan çıkan atıkları karıştırdığını gördü. Wayne hatalı
ürünlerin kaynağını ve gerçekten hangi ürünlerin israf olup olmadığını kontrol
etmek için oradaydı. Wayne operatörlerin hata yapmasına yol açan üretim sistemi
üzerine eleştiriler yaptı ve Murphy daha da sinirlendi. Üretim onun alanıydı ve
bu şekilde müdahale edilmesinden hiç hoşlanmamıştı. İçgüdüsel olarak Wayne’ e
hiçbir şekilde ödün vermeme konusunda kararlıydı.
Oakton’a
yıllarca emek vermiş ve önemli iyileştirmelerde bulunmuştu. Tüm o Japonca
terimleri bilmemesine rağmen üretimde kendi yöntemleriyle çok daha iyi işler
başardığını Wayne ‘e kanıtlama çabasındaydı. Tüm bunları Wayne’i küçümsercesine
anlatmaktan da geri kalmadı. Murphy mümkün olan kadarını yaptıklarını
iddia ediyordu, Wayne ise üretimin başında olduğu sürece herhangi bir süreç
için mükemmellikten daha azına razı olmanın kabul edilemeyeceğini savundu.
Kavramlar üzerinde de sürekli bir çatışma halindeydiler. Murphy çıktının
üretilen ürünün sayısal miktarı olduğunu, üretim çevriminin ise müşteriye
ürünleri satmanın sonucu olarak kazanılan para olduğunu savunuyordu. Wayne ise
çıktının satışa çevrildiği ve böylece bu kavramların da aynı anlama geldiği
görüşündeydi. Murphy bir parçanın üretilmiş olması para kazandırdığı anlamına
gelmez diyerek Wayne’nin tezini çürütmeyi başarmıştı.
Sırada
Godzilla vardı. Murphy, Godzilla’nın tüm üretim sisteminin performansını
belirleyen makine olduğunu düşünüyordu. Onu sistemin en önemli kısıtı olarak
görüyordu. Fakat Godzilla’yı bir sorun olarak görmüyor, onun verimliliğinin
doruğunda çalışan bir makine olduğunu savunuyordu. Godzilla’nın üretkenliği ve
üretim çevrimini belirlediğinden bahsediyordu. Mükemmel olmasa da işleyen bir
üretim sistemlerinin olduğunu savunuyor ve değişime hiç de sıcak bakmıyordu.
Wayne yalın üretim sistemine geçildiğinde fabrikanın kökten değişeceğini
zamanla sorunların yok olacağını Murphy’ e uzun uzun anlatmış olsa da tüm
bunlar Murphy ‘e inandırıcı gelmiyordu. Wayne yine de birlikte
çalışacaklarından, iyileştirmeler yapacaklarından bahsederek ortamı yumuşattı
ve yeni bir kavram ortaya attı. Takt zamanı. Ürünü yapmak için gereken zaman
bölü birimler.
Amy de
tıpkı muda konusunda olduğu gibi takt zamanı kavramını da ailesine taşımıştı.
Çocuklarla birlikte çamaşırları ayırma, yıkama, kurutma ve ütüleme işlerini
yaparken tıpkı bir fabrikadaki iş akışına benzer bir durumda olduklarını fark
ettiler. Kaç dakika çalıştıklarını, ne kadar temiz çamaşır çıktısı elde
ettiklerini saymaya başladılar. Sistem onlar için de eğlenceli bir hal almıştı.
Çamaşır makinesi tıkır tıkır çalışırken, kurutma makinasının işlem süresinin
uzunluğu onlar için bir kısıt olarak görünüyordu.
Wayne olsa
bir tane daha kurutma makinası alarak belki sorunu çözerdi, fakat bunun
maliyeti de hesaplanarak değerlendirilmeliydi. Belki de tek parça akış
sistemine geçerdi. Yani çamaşırları biriktirip bekletmek yerine tek tek
yıkamayı düşünebilirdi. Bu tabi ki çok masraflı olurdu. Daha sonra kurutucunun
zamanını bir kişiyle dengelemeyi düşündüler. Her hafta bir kişi çamaşır işinin
tamamını üstlenecekti. Böylece belki de işlem tek bir kişiyle
yürütülebilecekti. Denemeye karar verdiler.
Oakton’da
yalın üretim eğitimleri devam ederken, Wayne işler için standart süreleri
hesaplama çabasındaydı. Siyah kuşaklılarla yaptığı toplantıda
fotoğraflar, süreç diyagramları, mühendislik çizimleri, çalışanların
anlattıklarının yazılı olduğu kağıtlar her yeri kaplamıştı. En önemlisi de
Wayne değer akışı haritasını oluşturmuş ve anlatmak için sabırsızlanıyordu.
Hammaddenin satın alınması ve stoklanmasından sevkiyatına kadar her adım en
ince ayrıntısına kadar tabloda gösterilmişti. Değer katan adımlar mavi noktalarla,
değer katmayan adımlar ise kırmızı noktalarla vurgulanmıştı. Sarı noktalar ise
hiçbir değer ifade etmediği halde şirket politikası nedeniyle yapılmak zorunda
olan adımları temsil ediyordu.
Çok fazla
kırmızı nokta vardı ve bu görsel Amy’i endişelendirdi. Sorunlar, kısa sürede
düzeltilebilecek gibi görünmüyordu. Yapılan yatırım oldukça büyüktü ve zaman
ilerliyordu. Wayne en kısa sürede ilk projelerini gerçekleştireceklerinden
bahsederek onu telkin etti. Yine de Nigel Furst’ un e-posta ve telefonlarında Hi-T
‘nin hala ilham vermeyen performansıyla ilgili yaptığı kötü yorumlar Amy’i
tedirgin ediyordu. Ocak ayının sonunda Amy kristal küre adı verilen bir
toplantıya katılmak zorundaydı. Bütün başkanlar geçmiş dönem performans
değerlendirmeleri ile o yılın tahminleriyle ilgili ayrıntılı sunum yapmak
durumundaydı. Nigel gelecek yıl için doğru tahminlerin yapılması konusunda
oldukça ısrarcıydı.
Ocak ayında
yapılan proje sunumlarında yalın üretim ve 5S adına atılmış adımlar gösterildi.
Amy kristal küre için yetersiz hissetse de ilk kez katılacağı bu toplantıya var
gücüyle odaklandı. Çalışmalar sonucu net gelirde yüzde yedilik bir artış
öngördü. Diğer başkanlarla birlikte New York’ta buluştular. İlk sunum sırasını
Amy’e verdiler. Amy yalın üretim projelerinden ve öngördüğü yüzde yedilik net
gelir büyümesinden bahsetti ve sunumunu bitirdi. Nigel’in sert bakışlarından ve
diğer başkanların sunumlarından ne kadar yetersiz olduğunun farkına varmıştı.
Diğerleri yüzde on birden yüzde yirmilere kadar çıkan bir gelir artışı öngörmüşlerdi.
Tüm
sunumlar bitince Nigel ödül zamanının geldiğini açıkladı. Amy’nin ödülü
üzerinde “yılın en büyük beceriksizi” yazan bir rozetti. Amy hem çok
sinirlenmiş, hem de utancından yerin dibine girmek istemişti. Nigel, Amy’nin
öngördüğü yüzde yedilik büyüme ile dalga geçiyordu. Amy gerçekçi bir rakam elde
ettiğini savunsa da Nigel’in aşağılamalarından kurtulamadı. Nigel, şirket
hedefinin hep çift haneli büyümeler elde etmek olduğundan, en az yüzde onluk
bir büyüme sağlaması gerektiğinden uzun uzun bahsetti. Amy ‘ e iki seçenek
sundu. Ya şimdi istifa etmesini ya da en az yüzde üçlik daha bir artış
bulmasını istedi. Amy bu konuda elinden geleni yapacağını söyledi. Oradan bir
an önce kurtulmak istiyordu. Diğer başkanlar özel kutularda hediyelerini aldılar
sonra dinlenmek ve eğlenmek amacıyla dağıldılar. Amy bir an önce New York’tan
uçmak istiyordu.
Kapıdan
çıkarken Nigel, bundan özel anlaşmalı uçaklarla seyahat etmeyeceklerini Hİ-T
için oldukça masaraflı olduğunu bu ayrıcalığı hak edene kadar ticari uçakları
kullanacaklarını sert bir dille Amy’nin yüzüne vurdu. Hi-T’nin anlaşmalı
pilotu Tom Dawson ile gelmişti, onu aradı ve hemen gitmek istediğini
söyledi. Yolculuk boyunca Tom ile uzun uzun sohbet ettiler. Tom yalın üretime
yabancı olmadığından, ordudayken lojistik iyileştirmeleri için yalından
faydalandıklarından bahsettiğinde Amy’nin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Yalın
Altı Sigma’nın sağladığı faydalardan, kullandıkları zaman elde ettikleri
iyileşmelerden bahsetti. Amy’nin Yalın Altı Sigma’ya olan inancı biraz daha
arttı.
Döndükleri
gibi Wayne ile bir toplantı ayarladı ve kristal küreyi değerlendirdiler. Amy
Nigel’in beklentilerinden bahsetti. Amy yaklaşık on gün içinde hedeflediği
yüzde beşi kendisine bağlı çalışan herkesi arayıp tarayarak bir şekilde
bulmuştu. Nigel Furst bu planı çok daha iyi bulduğunu söyledi ve ertesi
gün Amy’e de bir hediye gönderdi. Amy bu hediyeyi beceriksiz rozetinin yanına
koyarak yıl sonunda hangisini hak edeceğini merak etmeye başladı. Ardından Tom
Dawson ile görüştü, fakat aklında sürekli iş vardı ve bu nedenle huzursuzdu.
Ertesi gün
Elaine, Amy’nin masasına en son mali raporların çıktılarını fırlattı. Hem
bitmiş mamullerin hem de stokların sürekli arttığından şikayet ediyordu. Ayrıca
fazla mesailer ve geçici işçilerin nakit akışını olumsuz etkilediğini üstüne
basa basa söyledi. Amy bu konuda da Wayne’e güvenmişti, tüm bunların geçici bir
süreç olduğunu savundu. Fakat bu şekilde devam ederse yakında çalışanların
maaşlarını ödeyemeyecek duruma geleceklerdi.
Amy,
Oakton’ un raporlarını incelediğinde üretkenliğin ve kaynak kullanım oranının
oldukça yüksek olduğunu fark etti, bunlar iyiye işaretti. Ama yine de bu
üretkenlik, karlılığa dönüşmüyordu. Bu sırada Oakton’da işler iyice karışmıştı.
Parçalar eksik üretiliyor, tamamlanması için de Godzilla yarım saat kadar boş
bekletiliyordu. Bu da Murphy’i çıldırtmaya yetmişti. Wayne hücresel üretimin
adımlarını atmış ve makinaları gruplandırmıştı. Bu nedenle fabrikada büyük bir
yer değişikliği yapılıyordu. Wayne, Amy ile görüştüğünde sorunların WING 3.2
nin eski zorlama modele göre çalışmasından yalın ilkeleriyle uyumlu
olmamasından bahsetti. Amy, Randal’ın sürekli WING yazılımını güncellediğini
hatırladı, demek ki iyileşmeleri buradan sağlıyordu diye düşündü ve kafası daha
da karıştı.
Kendisinin
yerine gelen satış ve pazarlama müdürü Garth ile bir toplantısı vardı. Garth,
müşterilerin sürekli şikayet etmesinden, teslim sürelerinin uzunluğundan ve
siparişler sonucu kaybettikleri müşterilerden yakındı. Amy yalın üretim
sistemine olan inancından ve tüm bunları çözebileceğinden bahsettiyse de bir
işe yaramadı. Garth, müşterilerin sadece son ürünle ilgilendiğini, nasıl
üretildiğiyle ilgilenmediklerini ve sadece taleplerinin karşılanmasını
istediklerini savundu. Bu arada Oakton’da Murphy ile Wayne arasında yeni bir
kriz baş gösterdi. Wayne dengeli üretim hattını savunuyor, Murphy ise dengesiz
üretim hattını savunuyordu.
Wayne
müşteri talebi her neyse kapasiteyi oraya kadar düşürmeyi amaçlıyordu. Murphy
ise birkaç kaynak dışındaki kaynakların yüzde yüz kapasiteyle kullanılmasının
oldukça gereksiz olduğunu savunuyordu. Wayne ‘ın bitmek bilmeyen kusursuzluk
çabasının bir sonuca ulaşmayacağını düşünüyordu. Ona göre kusursuzluk hep
vardı, olmalıydı. Üretimde sapmalar da oldukça olağandı. Bu sapmaları tamamen
kaldırmak için uğraşmak oldukça mantıksızdı, bu on yıllar sonunda ancak
iyileşme sağlayabilirdi. Bu süreçte de teknolojinin ömrü aşılmış olurdu.
Murphy, tüm sistemi düzenleyen bir ana kısıtın olması gerektiğini savunuyordu.
Oakton için bu kısıtı Godzilla olarak görüyordu.
Wayne ve
Murphy ortak bir amaca hizmet etmelerine rağmen yöntemler konusunda sürekli
çatışıyorlardı. Amy, Murphy’ e bir süre izin almasını önerdi. Onun için
başka bir pozisyon düşünecekti. Bu sorunu bir kenara bırakarak eve gittiğinde
Amy, kendini önceki yılların raporlarını kullanarak performans konusunda
kıyaslamalar yaparken buldu.
Tom Dawson
ziyaretine geldiğinde konu yine Yalın Altı Sigma ve Amy için yeni bir kavram
olan Kısıtlar Teorisiydi. Tom, ordudayken bunların üçü bir arada kullanarak
iyileştirmeler kaydettiklerinden bahsetti. Murphy ile görüşmesinde bu iki
düşüncenin zıt olduğu kanısına varmıştı. Fakat Tom bu düşüncelerin aynı amaca
hizmet ettiklerinden ve birlikte kullanılması gerektiğinden bahsetti. Dengeli
hatların daha iyi anlaşılabilmesi için çocuklarla beraber bir zar oyunu
oynadılar. İyi üretim çevrimi ve düşük üretim içi stoğun nasıl elde edileceği
konusunda aydınlatıcı bir oyun olmuştu. Ertesi gün Amy, Wayne ile bir görüşme
ayarladı.
Dördüncü
çeyreğe yaklaşmış olamalarına rağmen hala karlılığa geçememişlerdi ve Nigel
baskılarını sürdürüyordu. Winn ile birlikte Amy’nin görevine son vermeyi
defalarca düşündüler ama Amy direndi. Murphy , Sarah ve Wayne’ı yanına ararak
yeni bir geri dönüşüm stratejisi geliştirmeye başladılar. Kristal küre
toplantısı sonunda Nigel Amy’e son üç aylık bir süre verdi ve bu süreçte onlar
Godzilla’yı sistem kısıtı olarak belirleyerek performansı ona göre senkronize
ettiler ve bu geri dönüşüm stratejisi oldukça başarılı oldu.
Hi-T’nin karlılığında gözle görülür artışlar meydana
geldi. Sonunda başarmışlar, Oakton’u kurtarmışlardı. Sürdürülebilir gelişme ve
inovasyon adına da stratejiler belirleyerek yollarına devam ettiler. O yaz
başında Amy ve Tom evlendiler. Roman hem iş hem de aşk açısından mutlu sonla
sonuçlanmış oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder