Amaç'ı Tamamlayan Kitap Hız Kitabı


         
          Hız, en çok satan kitaplar listesinde yer alan ve aynı zamanda en çok satan iş kitabı olarak kabul edilen Amaç adlı kitabın devamı niteliğinde kaleme alınmış bilim ve eğitim ile ilgili bir kitaptır. Yirmi ayrı bölümden oluşmaktadır.
1980’lere ve daha öncesine geri gidildiğinde, sürekli iyileştirmenin gerçekleşmesini amaçlayan, birtakım organize çabalar ortaya çıkmaya başladı. Toyota Üretim Sistemi (Toyota Production System-TPS), Toplam Kalite Yönetimi (Total Quality Management-TQM), İstatistiksel Süreç Kontrolü (Statistical Process Control-SPC) ve Tam Zamanında (Just in Time-JIT) gibilerin yanı sıra birçok başka yaklaşım da ortaya çıktı. Bu yaklaşımların büyük katkı sağladığı aşikar olsa da birçok hatayı içerdiklerinden yetersiz kalmışlardır.
Hem geçmişte hem de bugün, birçok örgüt, pek çok eğitim, dahili toplantılar vesaire ile büyük ölçekli iyileştirme çabalarına samimi bir inançla yatırım yaptı. Buradaki varsayım genellikle tasarruflar, verimlilik kazançları, israftaki azalma ve hatta çalışanların moralini yükseltecek birçok iyileştirmenin birikmesi sonunda bu iyileşmelerin toplamının karlılıkta, rekabetçilikte ve müşteri memnuniyetinde önemli kazanımlar getireceği yönündeydi. Aslında olanlar süreçte daha az değişkenlik, üründe daha az kusur, daha az  israf gibi bir takım iyileşmelerdi. Fakat varsayılan kazanımların birçoğu hiçbir zaman birikerek sonuca eklenmiyordu. Tam da bu noktada romanda dünyanın her tarafındaki şirket ve örgütlerde çok sayıda yöneticiye yaptıkları gibi ana karakter olan Amy Cieolara’ya da meydan okuyorlar.
Pek çok şirket Yalın ve Altı Sigmaya ve diğer iyileştirmeler için teknolojik alet ve ekipman yatırımı yapmışlar ve istenilen sonuçları elde edememişlerdir. Sürdürülebilir işletme disiplini sağlayamamışlar, çalışmaları net kazançlarına yansımadığı için de çoğu proje teoride kalmış, uygulanamamıştır. Yalın üretimden kaynaklanan sapmalar bir türlü dengelenememiştir. Çünkü gözden kaçırılan bir şeyler olmuş, sistem oturtulamamıştır. Hem işletmeler hem de yalın üretim alanında bilgi edinmek isteyenler adına, Amaç’ın yazarı AGI-Goldratt Enstitüsünün kurucusu Dr. Eliyahu Goldratt tarafından  yazar Jeff Cox ile birlikte, örgütün özünde bulunan insan faktörü ve dolayısıyla insan ilişkileriyle kurgulanarak Amaç’ın devamı niteliğinde olan Hız kaleme alınmıştır. 
Hız’ın başlangıcında, Hi-T bileşenleri New York merkezli küresel kuruluş olan Winner A.Ş.’nin bir şubesi oldu. Bu dönemde satış ve pazarlama müdürü olan Amy Ciecolara şirketin devir işlemlerinden pek hoşnut değildi. B.Don ise Winner‘ın çok fazla rekabetçi olmasından, Amy’nin pazarlama ve satış ekibinin Winner içindeki diğer pazarlama ve satış ekipleriyle rekabet edecek olmasından endişeliydi. B.Don, elli dokuz yaşında olduğundan, şirketin kötü gidişine daha fazla katlanamayacağını düşündüğünden emekli olmaya karar verdi. Onu yerini alan kişi Winner‘ın parlayan yıldızlarından biri olan Randal Tourandos, bilinen adıyla Kasırga oldu. Yöneticiliğin piri olan bu adam sabah dört buçukta ofise geliyor ve kendi oluşturduğu IT ekibinin hazırladığı bir gün öncesinin ölçümlerini didik didik ediyordu. Tüm şirkette iletişim ağı olarak güçlü bir yazılım alt yapısı olan WING 3.2 kullanılıyordu.
Randal işe ilk olarak yüzde on personel indirimine gidilmesiyle başladı. Ayrıca Randal fabrikanın tüm atölyelerini Oakton fabrikasında topladı ve Oakton ‘da üretimi artırmak için  fabrika müdürü Murphy Maguire ‘nin protestoları eşliğinde teşvik pirimi uygulaması başlattı. Bunların yanında tuhaf ve kötü niyetli politikalar da gütmekteydi. Örneğin, ofislerdeki kahve makinelerinin kaldırılması.
İlk yılı içinde Randal Hi-T ‘nin net gelirinde yüzde on bir, üretkenliğinde yüzde on artış bildirdi. Gelişinden on sekiz ay sonra  Silikon Vadisindeki bir yarıiletken şirketini yönetmek üzere transfer edildi. Randal ‘ın ilk yılının sonuna doğru Elaine -finans müdürü- suyunu çeken nakit ve Oakton’da önemli ölçüde artan stokları fark etmişti. Kalitede de sorunlar baş gösterdi. Kasırga tüm bunlar için bahaneler bularak üstünü örttü ve WING’i savunmaya devam etti. O gittikten sonra geride WING ve çözülmesi gereken sorular kaldı.
Bir gün Amy Ciecolara Winner’ın yönetim kurulu başkanı ve CEOsu olan Peter Winn tarafından acil olarak New York’taki genel merkeze davet edildi. Özel bir uçakla gittiği bu görüşmeye onu götüren pilot Tom Dawson ile de o gün tanıştı. Genel merkezde onu grup başkanı Nigel Furst, Peter Winn ve Wayne Reese karşıladı. Amy ile birkaç saat süren görüşmelerinin sonucu olarak müşterileri yakından tanıması ve güvenlerini kazanması nedeniyle geçici  Hi-T başkanlığı görevi teklif edildi, Amy bir yıl gibi bir süre şartıyla kabul etti. Yalın Altı Sigma konularında siyah kuşağı olan Wayne Reese Hi-T ye operasyon müdürü olarak atandı. Oakton fabrikasına döndüklerinde geciken siparişler ve isyan eden müşterilerle karşı karşıya geldiler. Fabrikada kilit noktası olan Godzilla makinasını incelediler. Ardından her iş merkezinde bir WING terminali vardı ve çoğunun ekranında, ortasında bir soru işareti olan kocaman bir kırmızı üçgen yanıp sönüyordu. Çalışanlar WING yazılımının söylediklerini dinliyor ve bir şeyler ters gidiyordu. Uzun bekleme süreleri ve artan stoklar göze çarpıyordu.
Şirkette Yalın Altı Sigma eğitimleri başladı, Japoncada muda, değer katmayan her şey anlamına gelen israf kelimesi çalışanlar arasında yayıldı. Amy artık aile içinde çocuklarının yemek artıklarına bile muda kelimesini kullanmaya başlamıştı. Alzheimer hastası olan babası Harry bile Taiichi Ohno’dan itibaren yalın üretim hakkında hatırladığı bilgilerden bahsediyordu. Toyota üretim sistemi yani tam zamanında üretim hakkında fikirlerini paylaşıyordu. Yıllarca sadece satış ve pazarlama bölümünde çalışmış olan Amy için bu bilgiler bulunmaz bir nimetti. Amy üretim kısmında kendini yetersiz gördüğünden sürekli bilgilerine yenisini katarak öğrenmeye  ve gelişmeye devam ediyordu. Bir kez dünyaya Yalın gözlerle bakmaya başlayınca her yerde israf görüyordu. Amy ‘nin bütün işletmeleri yönetmesi gerekiyordu sadece Oakton’daki üretim iyileştirmelerini değil. Çünkü Nigel Furst ondan büyüme bekliyordu.
Amy ve Wayne ‘in kültürde örgütsel değişimi sağlamak için doğru şeylerin gerektiği kadarını doğru yapmaları gerekiyordu. Wayne tüm vardiyalar için Yalın, Altı Sigma ve 5S konulu seminerlerine devam ediyor, örgütsel bilinç kazandırmaya çalışıyordu. Yalın her zaman en iyiyi aramak mevcut durumdan asla memnun olmamak anlayışlarını taşıyordu ve bu anlayışı kazanmak bir yana kimi çalışanlar için kabullenmek bile oldukça zordu.
Başkanlık görevine başladığı günden itibaren işlerin hiç de kolay olmayacağının farkında olan Amy, Wayne ile birlikte var gücüyle çalışıyor, sisteme adapte olmaya çalışıyordu. Diğer bir şirketleri olan F&T ye Viktor ve Sarah ile  görüşmeye gittiklerinde üretimi gezip süreç incelemesi yaptılar. Viktor, müşteriyle yaptıkları ilk görüşmeden itibaren, nihai tasarımın ve dokümantasyonun çıkışına kadar devam eden bir F&T projesinin aşamalarını anlattı. Wayne tüm bu aşamalardan yola çıkarak akışı oluşturdu. Yalın üretim sunumu sonrası yine birçok çatışmaya maruz kaldıkları F&T gezisi böylece son buldu.
Wayne Reese ‘in Hi-T’yi Yalın Altı Sigma yoluyla dönüştürme kampanyası hız kazanmıştı. Wayne her şeyi harekete geçirmek için heyecanlıydı, Amy de Nigel Furst sabırsızlanmadan önce sonuçları gösterme konusunda oldukça hevesliydi. Yetiştirilen siyah kuşaklar arasında yeni gelen isim Kur Konani’ydi ve Wayne ile oldukça uyumluydular. Fakat önemli bir sorun vardı Murphy. Bir sabah Murphy Wayne’nin fabrikadan çıkan atıkları karıştırdığını gördü. Wayne hatalı ürünlerin kaynağını ve gerçekten hangi ürünlerin israf olup olmadığını kontrol etmek için oradaydı. Wayne operatörlerin hata yapmasına yol açan üretim sistemi üzerine eleştiriler yaptı ve Murphy daha da sinirlendi. Üretim onun alanıydı ve bu şekilde müdahale edilmesinden hiç hoşlanmamıştı. İçgüdüsel olarak Wayne’ e hiçbir şekilde ödün vermeme konusunda kararlıydı.
Oakton’a yıllarca emek vermiş ve önemli iyileştirmelerde bulunmuştu. Tüm o Japonca terimleri bilmemesine rağmen üretimde kendi yöntemleriyle çok daha iyi işler başardığını Wayne ‘e kanıtlama çabasındaydı. Tüm bunları Wayne’i küçümsercesine anlatmaktan da geri kalmadı.  Murphy mümkün olan kadarını yaptıklarını iddia ediyordu, Wayne ise üretimin başında olduğu sürece herhangi bir süreç için mükemmellikten daha azına razı olmanın kabul edilemeyeceğini savundu. Kavramlar üzerinde de sürekli bir çatışma halindeydiler. Murphy çıktının üretilen ürünün sayısal miktarı olduğunu, üretim çevriminin ise müşteriye ürünleri satmanın sonucu olarak kazanılan para olduğunu savunuyordu. Wayne ise çıktının satışa çevrildiği ve böylece bu kavramların da aynı anlama geldiği görüşündeydi. Murphy bir parçanın üretilmiş olması para kazandırdığı anlamına gelmez diyerek Wayne’nin tezini çürütmeyi başarmıştı.
Sırada Godzilla vardı. Murphy, Godzilla’nın tüm üretim sisteminin performansını belirleyen makine olduğunu düşünüyordu. Onu sistemin en önemli kısıtı olarak görüyordu. Fakat Godzilla’yı bir sorun olarak görmüyor, onun verimliliğinin doruğunda çalışan bir makine olduğunu savunuyordu. Godzilla’nın üretkenliği ve üretim çevrimini belirlediğinden bahsediyordu. Mükemmel olmasa da işleyen bir üretim sistemlerinin olduğunu savunuyor ve değişime hiç de sıcak bakmıyordu. Wayne yalın üretim sistemine geçildiğinde fabrikanın kökten değişeceğini zamanla sorunların yok olacağını Murphy’ e uzun uzun anlatmış olsa da tüm bunlar Murphy ‘e inandırıcı gelmiyordu. Wayne yine de birlikte çalışacaklarından, iyileştirmeler yapacaklarından bahsederek ortamı yumuşattı ve yeni bir kavram ortaya attı. Takt zamanı. Ürünü yapmak için gereken zaman bölü birimler.
Amy de tıpkı muda konusunda olduğu gibi takt zamanı kavramını da ailesine taşımıştı. Çocuklarla birlikte çamaşırları ayırma, yıkama, kurutma ve ütüleme işlerini yaparken tıpkı bir fabrikadaki iş akışına benzer bir durumda olduklarını fark ettiler. Kaç dakika çalıştıklarını, ne kadar temiz çamaşır çıktısı elde ettiklerini saymaya başladılar. Sistem onlar için de eğlenceli bir hal almıştı. Çamaşır makinesi tıkır tıkır çalışırken, kurutma makinasının işlem süresinin uzunluğu onlar için bir kısıt olarak görünüyordu.
Wayne olsa bir tane daha kurutma makinası alarak belki sorunu çözerdi, fakat bunun maliyeti de hesaplanarak değerlendirilmeliydi. Belki de tek parça akış sistemine geçerdi. Yani çamaşırları biriktirip bekletmek yerine tek tek yıkamayı düşünebilirdi. Bu tabi ki çok masraflı olurdu. Daha sonra kurutucunun zamanını bir kişiyle dengelemeyi düşündüler. Her hafta bir kişi çamaşır işinin tamamını üstlenecekti. Böylece belki de işlem tek bir kişiyle yürütülebilecekti. Denemeye karar verdiler.
Oakton’da yalın üretim eğitimleri devam ederken,  Wayne işler için standart süreleri hesaplama çabasındaydı. Siyah kuşaklılarla yaptığı toplantıda  fotoğraflar, süreç diyagramları, mühendislik çizimleri, çalışanların anlattıklarının yazılı olduğu kağıtlar her yeri kaplamıştı. En önemlisi de Wayne değer akışı haritasını oluşturmuş ve anlatmak için sabırsızlanıyordu. Hammaddenin satın alınması ve stoklanmasından sevkiyatına kadar her adım en ince ayrıntısına kadar tabloda gösterilmişti. Değer katan adımlar mavi noktalarla, değer katmayan adımlar ise kırmızı noktalarla vurgulanmıştı. Sarı noktalar ise hiçbir değer ifade etmediği halde şirket politikası nedeniyle yapılmak zorunda olan adımları temsil ediyordu.
Çok fazla kırmızı nokta vardı ve bu görsel Amy’i endişelendirdi. Sorunlar, kısa sürede düzeltilebilecek gibi görünmüyordu. Yapılan yatırım oldukça büyüktü ve zaman ilerliyordu. Wayne en kısa sürede ilk projelerini gerçekleştireceklerinden bahsederek onu telkin etti. Yine de Nigel Furst’ un e-posta ve telefonlarında Hi-T ‘nin hala ilham vermeyen performansıyla ilgili yaptığı kötü yorumlar Amy’i tedirgin ediyordu. Ocak ayının sonunda Amy kristal küre adı verilen bir toplantıya katılmak zorundaydı. Bütün başkanlar geçmiş dönem performans değerlendirmeleri ile o yılın tahminleriyle ilgili ayrıntılı sunum yapmak durumundaydı. Nigel gelecek yıl için doğru tahminlerin yapılması konusunda oldukça ısrarcıydı.
Ocak ayında yapılan proje sunumlarında yalın üretim ve 5S adına atılmış adımlar gösterildi. Amy kristal küre için yetersiz hissetse de ilk kez katılacağı bu toplantıya var gücüyle odaklandı. Çalışmalar sonucu net gelirde yüzde yedilik bir artış öngördü. Diğer başkanlarla birlikte New York’ta buluştular. İlk sunum sırasını Amy’e verdiler. Amy yalın üretim projelerinden ve öngördüğü yüzde yedilik net gelir büyümesinden bahsetti ve sunumunu bitirdi. Nigel’in sert bakışlarından ve diğer başkanların sunumlarından ne kadar yetersiz olduğunun farkına varmıştı. Diğerleri yüzde on birden yüzde yirmilere kadar çıkan bir gelir artışı öngörmüşlerdi.
Tüm sunumlar bitince Nigel ödül zamanının geldiğini açıkladı. Amy’nin ödülü üzerinde “yılın en büyük beceriksizi” yazan bir rozetti. Amy hem çok sinirlenmiş, hem de utancından yerin dibine girmek istemişti. Nigel, Amy’nin öngördüğü yüzde yedilik büyüme ile dalga geçiyordu. Amy gerçekçi bir rakam elde ettiğini savunsa da Nigel’in aşağılamalarından kurtulamadı. Nigel, şirket hedefinin hep çift haneli büyümeler elde etmek olduğundan, en az yüzde onluk bir büyüme sağlaması gerektiğinden uzun uzun bahsetti. Amy ‘ e iki seçenek sundu. Ya şimdi istifa etmesini ya da en az yüzde üçlik daha bir artış bulmasını istedi. Amy bu konuda elinden geleni yapacağını söyledi. Oradan bir an önce kurtulmak istiyordu. Diğer başkanlar özel kutularda hediyelerini aldılar sonra dinlenmek ve eğlenmek amacıyla dağıldılar. Amy bir an önce New York’tan uçmak istiyordu.
Kapıdan çıkarken Nigel, bundan özel anlaşmalı uçaklarla seyahat etmeyeceklerini Hİ-T için oldukça masaraflı olduğunu bu ayrıcalığı hak edene kadar ticari uçakları kullanacaklarını sert bir dille Amy’nin yüzüne vurdu. Hi-T’nin anlaşmalı pilotu  Tom Dawson ile gelmişti, onu aradı ve hemen gitmek istediğini söyledi. Yolculuk boyunca Tom ile uzun uzun sohbet ettiler. Tom yalın üretime yabancı olmadığından, ordudayken lojistik iyileştirmeleri için yalından faydalandıklarından bahsettiğinde Amy’nin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Yalın Altı Sigma’nın sağladığı faydalardan, kullandıkları zaman elde ettikleri iyileşmelerden bahsetti. Amy’nin Yalın Altı Sigma’ya olan inancı biraz daha arttı.
Döndükleri gibi Wayne ile bir toplantı ayarladı ve kristal küreyi değerlendirdiler. Amy Nigel’in beklentilerinden bahsetti. Amy yaklaşık on gün içinde hedeflediği yüzde beşi kendisine bağlı çalışan herkesi arayıp tarayarak bir şekilde bulmuştu. Nigel  Furst bu planı çok daha iyi bulduğunu söyledi ve ertesi gün Amy’e de bir hediye gönderdi. Amy bu hediyeyi beceriksiz rozetinin yanına koyarak yıl sonunda hangisini hak edeceğini merak etmeye başladı. Ardından Tom Dawson ile görüştü, fakat aklında sürekli iş vardı ve bu nedenle huzursuzdu.
Ertesi gün Elaine, Amy’nin masasına en son mali raporların çıktılarını fırlattı. Hem bitmiş mamullerin hem de stokların sürekli arttığından şikayet ediyordu. Ayrıca fazla mesailer ve geçici işçilerin nakit akışını olumsuz etkilediğini üstüne basa basa söyledi. Amy bu konuda da Wayne’e güvenmişti, tüm bunların geçici bir süreç olduğunu savundu. Fakat bu şekilde devam ederse yakında çalışanların maaşlarını ödeyemeyecek duruma geleceklerdi.
Amy, Oakton’ un raporlarını incelediğinde üretkenliğin ve kaynak kullanım oranının oldukça yüksek olduğunu fark etti, bunlar iyiye işaretti. Ama yine de bu üretkenlik, karlılığa dönüşmüyordu. Bu sırada Oakton’da işler iyice karışmıştı. Parçalar eksik üretiliyor, tamamlanması için de Godzilla yarım saat kadar boş bekletiliyordu. Bu da Murphy’i çıldırtmaya yetmişti. Wayne hücresel üretimin adımlarını atmış ve makinaları gruplandırmıştı. Bu nedenle fabrikada büyük bir yer değişikliği yapılıyordu. Wayne, Amy ile görüştüğünde sorunların WING 3.2 nin eski zorlama modele göre çalışmasından yalın ilkeleriyle uyumlu olmamasından bahsetti. Amy, Randal’ın sürekli WING yazılımını güncellediğini hatırladı, demek ki iyileşmeleri buradan sağlıyordu diye düşündü ve kafası daha da karıştı.
Kendisinin yerine gelen satış ve pazarlama müdürü Garth ile bir toplantısı vardı. Garth, müşterilerin sürekli şikayet etmesinden, teslim sürelerinin uzunluğundan ve siparişler sonucu kaybettikleri müşterilerden yakındı. Amy yalın üretim sistemine olan inancından ve tüm bunları çözebileceğinden bahsettiyse de bir işe yaramadı. Garth, müşterilerin sadece son ürünle ilgilendiğini, nasıl üretildiğiyle ilgilenmediklerini ve sadece taleplerinin karşılanmasını istediklerini savundu. Bu arada Oakton’da Murphy ile Wayne arasında yeni bir kriz baş gösterdi. Wayne dengeli üretim hattını savunuyor, Murphy ise dengesiz üretim hattını savunuyordu.
Wayne müşteri talebi her neyse kapasiteyi oraya kadar düşürmeyi amaçlıyordu. Murphy ise birkaç kaynak dışındaki kaynakların yüzde yüz kapasiteyle kullanılmasının oldukça gereksiz olduğunu savunuyordu. Wayne ‘ın bitmek bilmeyen kusursuzluk çabasının bir sonuca ulaşmayacağını düşünüyordu. Ona göre kusursuzluk hep vardı, olmalıydı. Üretimde sapmalar da oldukça olağandı. Bu sapmaları tamamen kaldırmak için uğraşmak oldukça mantıksızdı, bu on yıllar sonunda ancak iyileşme sağlayabilirdi. Bu süreçte de teknolojinin ömrü aşılmış olurdu. Murphy, tüm sistemi düzenleyen bir ana kısıtın olması gerektiğini savunuyordu. Oakton için bu kısıtı Godzilla olarak görüyordu.
Wayne ve Murphy ortak bir amaca hizmet etmelerine rağmen yöntemler konusunda sürekli çatışıyorlardı.  Amy, Murphy’ e bir süre izin almasını önerdi. Onun için başka bir pozisyon düşünecekti. Bu sorunu bir kenara bırakarak eve gittiğinde Amy, kendini önceki yılların raporlarını kullanarak performans konusunda kıyaslamalar yaparken buldu.
Tom Dawson ziyaretine geldiğinde konu yine Yalın Altı Sigma ve Amy için yeni bir kavram olan Kısıtlar Teorisiydi. Tom, ordudayken bunların üçü bir arada kullanarak iyileştirmeler kaydettiklerinden bahsetti. Murphy ile görüşmesinde bu iki düşüncenin zıt olduğu kanısına varmıştı. Fakat Tom bu düşüncelerin aynı amaca hizmet ettiklerinden ve birlikte kullanılması gerektiğinden bahsetti. Dengeli hatların daha iyi anlaşılabilmesi için çocuklarla beraber bir zar oyunu oynadılar. İyi üretim çevrimi ve düşük üretim içi stoğun nasıl elde edileceği konusunda aydınlatıcı bir oyun olmuştu. Ertesi gün Amy, Wayne ile bir görüşme ayarladı.
Dördüncü çeyreğe yaklaşmış olamalarına rağmen hala karlılığa geçememişlerdi ve Nigel baskılarını sürdürüyordu. Winn ile birlikte Amy’nin görevine son vermeyi defalarca düşündüler ama Amy direndi. Murphy , Sarah ve Wayne’ı yanına ararak yeni bir geri dönüşüm stratejisi geliştirmeye başladılar. Kristal küre toplantısı sonunda Nigel Amy’e son üç aylık bir süre verdi ve bu süreçte onlar Godzilla’yı sistem kısıtı olarak belirleyerek performansı ona göre senkronize ettiler ve bu geri dönüşüm stratejisi oldukça başarılı oldu.
        Hi-T’nin karlılığında gözle görülür artışlar meydana geldi. Sonunda başarmışlar, Oakton’u kurtarmışlardı. Sürdürülebilir gelişme ve inovasyon adına da stratejiler belirleyerek yollarına devam ettiler. O yaz başında Amy ve Tom evlendiler. Roman hem iş hem de aşk açısından mutlu sonla sonuçlanmış oldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ticarette Konteyner İle İlgili Herşey

Bitkilerinizdeki Zararlı Haşereler İçin Yararlı Böcekler